16 Aralık 2022 Cuma

TÜRKİYE'DE SOSYOEKONOMİK DİNAMİKLERİN DEĞİŞİMİ VE BU BAĞLAMDA KENTLEŞME 2

 Değişen Hayat Tarzı Ve Yeni Seçkinler

    1990’lı yıllara gelindiğinde ilk olarak göze çarpan şeylerden biri işadamlarının değişimi ve iş dünyası-iktidar-medya üçlemesinin fazlaca gündeme gelmesidir. Ülkemizin bir kesiminin burjuvalaştığı bu döneminde işadamlarının mekânsal ve yaşayış biçimi olarak ‘elit’ olma yolunda ilerlediği bu dönemde bazı gazeteci ve köşe yazarları da bu çaba içerisinde olmuşlardır. ‘Yeni elitlerin’ üçüncü kolunu da yeni gelen siyasi yapılaşma ve liderler oluşturmaktadır ve bu sürece yön vermektedirler.

    Tüketimin temel alındığı bu dönemde reklamcılık ve medya büyük önem kazanmış olup bu işadamları toplumda ’akil adam’ olarak yer etmeye başlamıştır. Yeni ve eski seçkinlerde çocuğunu yurtdışında okutmak bir statü gösterisi sayılmaya başlanmıştır. Yeni seçkinler yani şu anki siyasi iktidar çevresinde gelişen seçkin grubun ve eski dönem seçkinlerinin büyük benzerlikleri bulunmaktadır. İçselleştirilmeden edinilmeye çalışılmış sanat zevki, spor alışkanlıkları, nostalji tutkunluğu (Pera), Amerika ve Batı özentiliği buna örnek verilebilir.

    Seçkinlerin üstten bakan tutumunun sonuçlarından biri de mekânsal ayrışmadır. İstanbul’un Amerika kopyası olması sürecinde seçkinlerin ‘kara kalabalıktan’ uzaklaşma isteği temel motivasyon olmuştur. Şehrin çeperleri onların refah içerisinde yaşayacakları ‘şehircikler’ olurken iş merkezleri şehrin merkezinde yer alacaktır.  

2001 Krizi Ve Sonrası

    Krizden en çok etkilenen 80 ve 90’ların seçkinleri olsa da ekonominin düzelmesiyle kısa süre yaşadıkları ‘mütevazı’ hayatı terk edip tekrar eski günlerine dönmüşlerdir. Fakat Özal’ın orta direğe sunduğu ‘köşeyi dönme fikri’ işe yaramamış bununla beraber toplumsal değerlerde, anayasal düzende ve ekonomide geri dönülmez şekilde tahribatlar olmuştur. Elitler yani piramidin tepesindekiler lüks rezidanslarında hayatlarına devam edip kendi içlerinde kalırken orta direk yok olmuş ve topluma; taban tabana zıt ve halka üstten bakan iki seçkin kesim, elitliğin tek kıstasının para olduğu varsayılan bir algı, kötü bir şehircilik ve sonu gelmeyecek gibi görünen bir dış borç bırakmıştır.

    80’li yıllarda başlayan Amerikan hayranlığı 2001 krizinin etkisiyle Türkiye’nin aleyhine işlemeye başlamıştır. Artan işsizlik ülkenin iyi yetişmiş genç neslinin beyin göçüne sebep olmuştur. Anadolu’yu İstanbullulaştırma hedefindeki Kemalist elitler 27 mart 1994 yerel seçimleri sonrası hayal kırıklığına uğramışlar ve siyasal İslam cephesinin İstanbul’u Anadolulaştırmasını izlemeye başlamışlardır.


                                                                                                                                                                              Irmak Sönmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ TEPEKENT KAMPÜSÜ AÇIK ALANLARINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER

  İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ  TEPEKENT KAMPÜSÜ AÇIK ALANLARINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER Özet Günümüzde etkilerini iyice göstermeye başlaya...