16 Aralık 2022 Cuma

TÜRKİYE'DE SOSYOEKONOMİK DİNAMİKLERİN DEĞİŞİMİ VE BU BAĞLAMDA KENTLEŞME



TÜRKİYE'DE SOSYOEKONOMİK DİNAMİKLERİN DEĞİŞİMİ VE BU BAĞLAMDA KENTLEŞME


    Türkiye`de 1980 sonrası dönemde değişen devlet-piyasa ilişkileri ve bununla beraber gelen yoksullaşma etrafında şekillenen kentleşme sürecinde, neoliberal politikalar etkisini artırırken kırsaldan kente göç eğiliminde artış gözlemlenmiştir.
   
    Bu artış, gelir dağılımında orantısızlık, hizmet ve rant dağılımında eşitsizlikler yaşanmasına sebep olmuştur. Yeni üst sınıf, kentteki alt sınıfın artışının kalabalığı, suçu ve güvensizliği artırdığı düşüncesiyle kentleri terk edip sınırları belirlenmiş güvenli ve her türlü gereksinimlerini belirledikleri sınırlar içinde karşılayabilecekleri alanlar yaratıp buralar yerleşmişlerdir. Bu yapılanmalar üst sınıfı kentten uzaklaştırmış olup halktan kopuk bir hale getirmiştir. Diğer yandan alt sınıf yeni gelenin sırtına basma politikasıyla rant sağlama çabasına girişmiştir.
   
   Bu bağlamda yazımın konusu mekânsal ayrışmaya iten nedenler ve bunların sonuçlarıdır. Yazımın sonucu bize değişen ekonomik politikaların göç, yoksulluk ve gettolaşma üzerindeki artışını ve artan yoksulluğun marjinal yoksulluktan çıkıp normalleştiğini; üst sınıfın kentten uzaklaşıp bir nevi turist* olma çabalarını göstermektedir.


24 OCAK KARARLARI VE GETİRDİKLERİ

     1970’li yıllarda tüm dünyayı etkileyen petrol krizi, ülkemize uygulanan ambargo, ithal ikamesine dayanan mevcut sanayileşme politikasının getirdiği sorunlar, ülkemizde enflasyonun üç haneli rakamlara ulaşması, döviz sıkıntısı ve karaborsacılık tipik bir IMF uyum programı olan 24 Ocak Kararlarının alınmasına önayak olmuştur. 24 Ocak Kararları, devletin ekonomideki hakem rolünü terk edip neoliberalizmin ülkemize giriş yapmasına sebep olan yerli malı, yurdun malı anlayışının terk edildiği kararlardır. Kırsaldan kente göçün , kentte oluşan sosyoekonomik ve sosyokültürel bozulmanın temel taşı olan bu kararlar Türkiye’nin serbest piyasaya girişinin ilk adımıdır. 
     
    Devletin üretimdeki payının azaltılması bu kararların birincil sonucudur. Devletin ekonomideki rolünün kısıtlanması özellikle imalat sanayisi olmak üzere kamu yatırımları\üretimlerinin azaltılmasıyla yapılmıştır. Devlet yatırımlarından ziyade altyapı yatırımlarının ağırlık kazandığı bu dönemde devlet fabrikalarının faaliyetleri durdurulmuştur. Bunun yanı sıra korumacı politikanın ithalat kısıtlamaları kalkmış ve ciddi ithalat indirimleri uygulanmıştır. Bu uygulamalarla piyasa kısa süreliğine rahatlasa da özel sektörü canlandırmak adına alınan borçlar kontrol edilememiş ve ekonomimiz zamanla yerelliğini kaybetmiş, Türk piyasası açık pazar haline gelmiştir. Kararların uygulanmasıyla piyasalarda durgunluk, yatırımlarda gerileme ve işsizlik baş göstermiştir. Fiyat esnekliği kavramıyla orta direğin alım gücü düşmüştür. KİT’lerin güç kaybetmesiyle yöre halklarının kalkınması önüne bir engel konulup bu durum kırsaldan kente göçü hızlandırmıştır.
     
     24 Ocak 1980’de, 24 Ocak Kararları diye bilinen ünlü ekonomik istikrar önlemleri paketi yürürlüğe konulur... Ülkenin toplumsal, ekonomik, siyasal yaşamına bomba gibi iner bu kararlar. Ama acısı sonradan fark edilen bir bıçak yarası gibi. (Uğur Mumcu)


MEKANSAL AYRIŞMAYA GİDEN SÜREÇ

     Değişen ekonomik politikalar ülkemizde ciddi sosyokültürel değişimleri beraberinde getirmiştir. Devletin türlü hizmetlerden elini çekmesi ve işsizlik kırsaldan kente göçü hızlandırmıştır. Formel alanın veremediği güvenin yerini enformel kurumlar doldurmuştur bu da yoksulluğun marjinal değil ancak bütüncül olduğu yerlerde gerçekleşebileceği nöbetleşe yoksulluğu -eski gelenin yeni gelen üzerinden sınıf atlama çabası- getirmiştir. 
     
   80’lerin sonuna doğru gecekondular barınma amacından çıkıp ticari bir değer kazanmıştır. Rant döngüsünün sonuna gelindiğinde ise yeni gelenler gecekonduları terk ederek kent merkezine göç ederek gettolaşma eğilimi göstermiştir. Kent kendine ait bir kültür edinememiş, yeni gelenler kırsal kültürü kente empoze etmiştir. Bu dönem göçmenleri kente uyum sağlama isteğinde olmayan sınıf atlama adına yasal ve yasal olmayan her şeyi yapma potansiyeline sahip tarza olmuşlardır.
     
   Bu durum yeni dönem zenginlerinin kent merkezinden uzaklaşıp doğal güzelliklerin yakınlarında, korunaklı ve her türlü olumsuzluklardan arınmış sınırları belli yaşam alanları kurmalarına ve oralara yerleşmelerine sebep olmuştur. Bu yeni yaşam alanları üst sınıfın kentten ve halktan kopuk bir hal almasına alt sınıfın da daha saldırgan bir tarza bürünmesine sebep olmuştur.

                                                                                                                                    
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Irmak Sönmez



• MUMCU, Uğur (1997),24 Ocak Anayasası. Uğur Mumcu Vakfı Yayınları 
• MARMASAN, Deniz(2014) ,Bir Mekânsal Ayrışma Modeli Olarak Modern Gettolaşma
• *Bauman’ın post modern insan tipolojisi









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ TEPEKENT KAMPÜSÜ AÇIK ALANLARINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER

  İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ  TEPEKENT KAMPÜSÜ AÇIK ALANLARINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER Özet Günümüzde etkilerini iyice göstermeye başlaya...